Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Edibe Kahya Aydın 

Urfalı Teyze Telefonu Neden Bohçaya Koyup Sakladı

Edibe (KÂHYA) AYDIN

Emekli Öğretmen

 

26.08.2019

 

Yaşı 35’ ten büyük olanların yaşadıkları bir gerçeği, ayrıntılı yazarak o günleri anımsatmak istiyorum. Eve ne zaman geleceğinizi sabah çıkarken söylemeniz gerekirdu. Çünkü her evde telefon yoktu. Beş katlı bir apartmanda bir ya da iki kişide telefon olurdu. Zavallı ev sahibi, santral memuru gibi arayanları mutlaka telefona çağırmak için ya mutfak penceresinden bağıracak, ya da merdiven boşluğuna koşup seslenecekti. Bazen de evin çocuğu koşup, komşunun kapısını yumruklayarak telefonla arayanı haber verirdi. Bu aramaları en ayrıntılı bilenlerden biriyim. Çünkü bizim aparmanda sekiz daire vardı. Sadece bizim evde telefon olduğu için, bu koşuturmada merdivenleri günde kaç kez inip çıktığımı hatırlamıyorum. En kötüsü de gece yarısı gelen hasta ya da ölüm haberiydi.

Bıktığı halde yüzünü asmamak için gayret gösteren komşu, diğer yanda telefona çağrılan diğer komşular..

Ya yemektesiniz, ya misafiriniz var, ya da hasta yatıyorsunuz....Ama aranan komşuyu çağırmak zorundasınız. Peki bu kadar zahmet neden yaşanıyordu? Bunun cevabını bilenler olsa da bilmeyenlere de ben açıklamaya çalışacağım.Çünkü bir telefona sahip olmak hem maddi güç, hem de büyük sabır istiyordu. PTT’ ye gidip telefon sırasına girmeniz gerekiyordu. Elinize verilen “ kayıt makbuzunu” 15-20 sene saklamanız gerekiyordu. Çünkü ancak bu sürede evinize telefon bağlanabiliyordu. Yani eve bir telefon alayım, hemen hattı bağlatayım derseniz, yirmi yıl bekleyenin sabrına karşılık, büyük bir para ödemeniz gerekiyordu. Telefon hattını satmak isteyen ya ev ya araba alıyor, ya da oğlunu kızını evlendiriyordur. Çünkü telefonunu satan aldığı para ile büyük sorunlarını çözebiliyordu.

Hatice Teyze de yıllarca beklemiş, telefon sırası gelince hattını bağlatmış. Telefonu olan yakınları ve eşi ile konuşmaya başlamıştı. Bu keyifli sohpetler kısa süre içinde evin huzurunu kaçırmıştı. Çünkü her akşam en az 5-6 komşuyu telefona çağırmak yetmiyormuş gibi , gelen komşunun kapıdaki sohpeti, ya da oturup konuştuğu kişiyi anlatması ile Ali Amca’ nın sabrı tükenmişti.Gelen komşulara karşı birşey söyleyemediği için, buna farklı bir çözüm düşünüyordu. Sonunda karar verdi. Telefon hattını satarak hem evine huzur gelecek, hem de eline hatırı sayılı bir para geçecekti. Planını uygulamaya karar verdi.

HACCE BEN BI TELEFONU SATACAĞAM HEBERİ OLSUN

Hatice Teyze’ nin birden morali bozuldu.Artık uzun sohpetler yapamayacak, her gün 5-6 komşusunu göremeyecekti. O da kendince çok pratik bir çözüm buldu. TELEFON MAKİNASINI BİR BOHÇAYA KOYDU CEVİZ SANDIĞI AÇTI. BOHÇAYI SANDIĞA KOYDI. SANDIĞI KİLİTLEDİ.

Sonra da kendi kendine söylendi.

“ Telefonu mu satacahsan ele mi? Yerini buldisa satarsan. Kim daha akıllı görecahsan”

Akşam olunca Ali Amca eve geldi. Bu kez ne eve gelen komşu vardı. Ne de telefon çalıyordu. Merak etti .

“ HACCE BI TELEFON NEDEN ÇAL Mİ?

“ HACCİ TELEFONI HIRHIZ ÇALMIŞ”

HACCE BİZ EVDEKEN HIRHIZ NASIL GELİR ? BINDA Bİ İŞ VAR? DORĞI SÖLE

HACİ SEN SATMIYASAN DEYE SAHLADIM.

TELEFONI ÇOH MI SEVİSEN

HE VALLAH SEVİYEM YERİNİ DE SÖLEMEM

ALLAH HERİ VERE O MAKİNA Bİ İŞE YARAMAZ. TELİNİ SATACAĞAM . ALAN GENDİ GENDİNE MAKİNA ALIR.Satacahtım ama

Madam bı kadar sevdi satmıyam. Sebehten akşama kadar konidan, komşidan bacidan kardaşidan konuş.

ELİMDEN ETTİM BOYNUMDAN ÇEKEREM.

 

uzunsag