20.02.2021
Kardiyolog Op. Dr Mustafa Yalçın’ın Bursa Uludağ da intiharı hepimizi derinden sarstı. Gerek ekonomik sorunlar,gerek Covid 19 salgını, gerek ülkede ki kutuplaşmanın artırdığı ruhsal sorunların sonucu olarak, hassas bireylerde intihar davranışlarında da artış dikkati çekiyor.Her intihar davranış bizi üzer ve ürpertir. Nasıl olurda bir insan yaşamına son verir ?diye düşünürüz. Bazen kızar, bazen “acaba nasıl ağır bir sorun yaşadı ki altından kalkamadı “ diye anlamaya çalışırız. Ama görevi insanları yaşatmak olan bir hekimin intiharı hepimize çok ağır gelir. Hayata hizmet eden ve hastalarını canı pahasına yaşatmaya çalışan bir hekimin bu noktaya gelmesi çok düşündürücü ve sarsıcıdır...
İntihar olayı bir çığlıktır. Bazen “beni duymadınız!”, bazen “bana inanmadınız!” mesajı olurken; bazen de kendini veya geride kalanları cezalandırma eylemidir. Bununla sınırlı değildir her intihar davranışı. Ağır ruhsal hastalıklar sonucu da gerçekleşebilir. Şizofrenlerin, ağır depresyonların, alkol madde bağımlılarının yüzde onu da yaşamına son verebilmektedir
Binaenaleyh, her intihar davranışını o kişiye ve onun şartlarına göre değerlendirmek daha doğrudur.
Dr. Mustafa'nın çarpık, adaletsiz ve sağlık çalışanlarına eziyet eden sağlık sistemi ve kurum içerisi mobingden intihar ettiği görüşü tartışmalıdır.
Evet tam gün yasası ile sağlık çalışanları büyük bir tükenmişlik yaşıyor. Bir kısmı depresyon içerisinde. Ama aynı koşulda yaşanmasına rağmen intihar eylemi yaygın değil. Her bireyin kendi biyolojik, psikolojik, sosyal özelikleri farklıdır. Her birimizin olaylardan etkilenme ve tepki verme biçimlerimiz kendimize özgüdür. Ayrıca bir depresyon yaşıyorsak, bu hassasiyet kat be kat aratabiliyor. Depresyonlu birey normal zamanlarda alınmadığı şeylere alınabilir. Farklı ve negatif yorum yapabilir.
Rahmetli meslektaşımın intihar davranışını da çok yönlü incelemek lazım. Tek bir nedene bağlamak bilimsel bakış değildir.
Böylesi hassas meslektaşlarımızın ruhsal sorunlar yaşamaması için de sağlık sistemi gözden geçirilmelidir. Örneğin bütün gece nöbet tutan acilde hasta bakan, operasyon yapan hekim ve sağlık personelleri ertesi gün izinli sayılmalıdır.
Ayda 10 -12 nöbet tutturmak insanı bir durum değildir.
Hem sağlık çalışanlarına hem de hastalara bir zülümdür.
Diğer yandan tam gün yasası ile sağlık çalışanlarına yönelik şiddet artmıştır. Kötü çalışma koşulları nedeniyle istifalar gittikçe artmaktadır. Yurt dışı çalışma müracaatları hızlanmıştır. Ülkemiz sadece sağlık alanında değil ; “beyaz yakalılar“, Servet sahipleri, kaliteli okullardan mezun olan gençler ve totalde gençlik yurt dışına göç etmektedir. Geleceğimiz olan beyinler, bu çoraklaşan kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik, demokratik iklimden kaçmaktadır.
Acilen, evrensel hukuk ve adalet sistemine entegre bir yargı anlayışı; serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı bir ekonomik model; sorgulayan, itiraz eden, araştıran eğitim sistemi; bağımsız, demokratik, özgür ve kendi yöneticilerini seçen üniversite modeli; bağımsız bir medya; Özgür düşünce ve ifade hürriyetinin sağlandığı bir reforma ve hayata geçtiğini gördüğümüz bir ülkeye ihtiyacımız var