Kanaatimce...

Kürt sorununda yeni bir adım

Nimet DEMİR

Yeni Asya Gazetesi-09.01.2013

Hükümet Kürt sorununun çözümü için yeniden düğmeye bastı. Bu çerçevede ilk önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan, akabinde BDP milletvekilleri Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata görüşmeler yapmak üzere İmralı’ya gönderildi. Kamuoyunda sorunun çözümüyle ilgili genelde ümitli, ama temkinli bir yaklaşım görülüyor.

Ümitli olmak zorundayız, çünkü son otuz senedir bu sorundan dolayı binlerce insan hayatını kaybetti. Binlercesi evini, köyünü ve yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Ülke kaynaklarının büyük bir bölümü bu sorun için harcandı ve halen harcanmaktadır. Bu sorun sebebi ile ülke içinde ve uluslar arası arenada potansiyelimizin gerektirdiği atılımları bir türlü gerçekleştiremedik. Bu sorunun doğurduğu toplumsal acı ve kayıp çok fazla. Ülke olarak bütün bunların farkındayız. Bu yüzden sorunun çözümü yönünde atılan adımlar ve beliren işaretler toplumda heyecanla karışık ümit oluşturmaktadır.

Temkinliyiz, zira çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız. Menfaatini bu sorunun devamında gören ülke içi ve ülke dışı güç odakları bulunmakta, bunlar barış için atılacak adımları sabote etmek için provokatif eylemler gerçekleştirmektedirler. Nitekim hükümetin daha önce Demokratik Açılım projesi kapsamında dağdan inenleri Habur Sınır Kapısında karşılamasına yönelik uygulaması, bu tarz eylemler sonucu sabote edilmekle kalmadı, sorunun çözümünün ötelenmesine ve küçük çapta krizlere sebebiyet verdi. Başlatılan yeni sürecin de sabote edilme riski, sürece temkinli yaklaşımı getirmektedir.

Yeni sürecin daha önce başlatılan Demokratik Açılım sürecinden daha iyi şartlarda başladığı kanaatindeyim.

İsterseniz yeni başlatılan süreçle ilgili tespit ettiğimiz artıları ve eksileri sıralayalım.

Artılar;

1- Başlatılan sürecin kamuoyu ile paylaşılması, sürecin başarı şansını arttıracaktır.

2- Yüzde ellinin üzerinde oy almış bir hükümet bu süreci başlatıyor. Yüzde yirmi beş oy almış ana muhalefet partisi CHP bu sürece destek veriyor. Yine BDP bu süreçte rol üstleniyor. Dolayısı ile sürecin arkasında toplumsal bağlamda büyük bir destek bulunmaktadır.

3- Medya süreci destekliyor. Takip ettiğim kadarı ile Türk medyasında konuyu ele alan hemen hemen tüm köşe yazarları sürece olumlu yaklaşmaktalar.

4- Her ne kadar MHP sözcüleri sürece karşı tavır ortaya koymuşsalar da, MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin parti taban ve gençlik teşkilatlarına hakim olması ve provokatif eylemlere izin vermeyişi sürecin artı hanesine kaydedilebilir,

5- Daha önce Demokratik Açılım sürecini bu hükümet başlatmıştı. Süreci akamete uğratan sorunların neler olduğunu bilmektedir. Yeni sürecin de önceki süreç gibi kazaya uğramaması için tecrübeye sahip olduğunu var sayıyoruz.

6- Her iki tarafın da otuz yıllık süreç sonunda edindikleri tecrübe, onlara silahla sonuç alamayacaklarını anlatmış bulunmaktadır. Tarafların edindikleri bu tecrübe,onların karşısına barışı kaçınılmaz bir sonuç olarak koymaktadır.

Eksiler;

1- İsrail ve Suriye gibi ilişkilerimizin bozuk olduğu ülkelerin Türkiye’ye karşı silahlı PKK kartını elde tutma avantajından vazgeçmeyecekleri gerçeği.

2- Roboski’de otuz dört vatandaşın öldürülmesi olayında da görüldüğü gibi devletin içerisinde varlığını devam ettiren ulusalcı kanadın provokatif eylem gücünü halen koruyor olması.

3- PKK’nın homojen bir yapıda olmaması, radikal gurupların süreci sabote etme imkanlarına sahip bulunmaları sürecin dezavantajlarıdır.

Sıraladığımız artıların kemiyet ve keyfiyetçe eksilere üstünlüğü sürecin başarılı olması için bize ümit vaad etmektedir.

Son söz:

Gelinen aşama itibariyle sorunu çözmek için pek çok avantaja sahip bulunmaktayız. Bu avantajlara rağmen olumlu sonuç alınmazsa yazık olacaktır. Görüşmelerde her iki taraf için de gerekli olan şey dürüstlük, açıklık, cesaret, adil olmak, şefkatli yaklaşmaktır. Ben en büyük kahramanlığın barışı kazanmak olduğuna inanıyorum. Unutulmasın ki barış için alınan her türlü risk, barış sağlanmasa bile asla kayıp sayılmayacaktır.