08.0.2021
65 günde 67 kadın cinayeti. ..
Kadın cinayetleri son on yılda üç kat arttı
Samsun da küçük çocuğunun çığlıkları eşliğinde ve sokak ortasında; eski eşine hunharca şiddet uygulayan canavar sosyal medyayı ayağa kaldırdı.
Her kes “ Yine mi ?” sorularını sorup; bir türlü çözülemeyen bu sorunla alakalı öfkesini yansıttı...
Bütün dünya da kadın cinayetleri var ve ciddi bir problem olarak insanlığın önünde duruyor
Her ülkenin kendi sosyolojik dokusuna göre ; kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin nedenleri değişiyor
Bu coğrafyada, isterseniz idam yasası çıkartın; ne kadına yönelik şiddeti, ne de cinayetlerini azaltabilirsiniz! Aynı şey çocuk istismarları ve hayvan dostlarımıza yönelik şiddet için de geçerlidir...
Ne zaman son bulacak kadına yönelik bu şiddet ve cinayetler ?diyemiyorum. Çünkü, biliyorum ki; en ağır yasalar, hatta idam da gelse durum çok değişmeyecek
Karamsar bulabilirsiniz beni.
Hayır!
Çok umut dolu ve pozitif bakan birisiyim.
Ama aynı zamanda gerçekçiyim.
Bilime ve akla büyük önem veriyorum.
Ortadoğu İslam coğrafyasında kadına bakış açısı; medeni ve insanı yönde değişmedikçe; şiddet, öldürme yerine sevgi ve yaşatma dili hakim olmadıkça sonuç alınamaz. Eğitimin ve yaşamın bütün kademelerinde; ciddi bir zihniyet değişimi olmadıkça, bu hep böyle gidecek...
Çünkü, kültürel dokumuz bizde ki şiddetin alt yapısını oluşturuyor.
Bizim Sosyolojimizde kadın Erkeğin “ malıdır”, onun üzerinde istediği tasarrufu yapabilir. Her zaman erkeğin sözü geçerli olmalıdır.
Hele hele "Son söz hakkı her zaman erkeğindir."
“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.”
"Kocanın vurduğu yerden gül biter"
"Kadın şeytanca hislere ve özeliklere sahiptir"
"Kadın cadıdır"
"Kadın baştan çıkarıcıdır"
"Kadın bir erkekle tek basına asansöre binemez!"
"Kadın bir erkekle baş başa kalamaz, yoksa erkeği baştan çıkartır."
"Kimse de şu soruyu sormuyor: “Erkek neden bastan çıkıyor? Bu kadar mı iradesiz ve zavallı bir varlık?"
"Hamile kadın dışarı çıkmamalı!"
"Kadın erkeğinden bir iki adım geride yürümeli"
"Kadın dikkat çekici süslenmemeli"
"Kadın mutlaka her yerini örtmeli"
"Kadın her zaman erkeğine sorarak izin alarak öyle dışarı çıkmalı"
"Kadın erkeğin parasını harcarken izin almalı"
"Kadın çalışsa da, evde yine bütün işleri O yapmalı"
"Kadının, ”eteği uzun aklı kısadır“
"Kadından yönetici olmaz"
"Kadın tek basına seyahat edemez"
"Kadından ulema olmaz"
"Kadın her halükarda erkeğin cinsel taleplerine yanıt vermelidir, yoksa melekler sabaha kadar ona lanet okur."
"Kadın erkeğin sözünü dinlemediğinde dövülebilir"
"Kadın üzerine kuma alınabilir"
"Aldatmak erkeklik hakkıdır
"Kadın asla aldatamaz"
"Ya benimsin ya kara toprağın"
"Seni başkasına yar etmem"
Yukarıda ki sözlere ve davranışlara benzer yüzlerce inanç ve davranış; bu toplumda kadın aleyhine zihinlere kazınmış.
Bunları söküp atmadıkça ASLA VE ASLA KADIN CİNAYETLERİ AZALMAYACAKTIR!
Acı gerçek budur.
Önce kendimizle yüzleşme cesareti göstermemiz gerekiyor. Kadını bir eşya, meta gibi gören bu zihniyetle hesaplaşmak şarttır. Sonrasında ise, kadını erkekler gibi, insani özeliklere sahip varlıklar olarak zihnimize nakş etmeniz gerekiyor.
Erkeğin bir insan ve birey olarak sahip olduğu tüm haklara; kadının da bir insan ve birey olarak sahip olduğu gerçeğini aklımıza vicdanımıza kayıt edip ve davranışlarımızla bunu göstermeliyiz.
Kadını “dişi “ve emrimizde bir köle olarak değil ! Onu bir "kişi" ve erkekle eşit birey olarak kabul etmeliyiz.
Yaşam yolculuğunda, kadın erkek el ele, gönül gönüle sorumlulukları paylaşarak yürümeli. Kadın da erkek de bir elmanın yarısıdır. Ama tamamı değildir! İkisi bütünleşince "Tam"a ulaşmaktadırlar...
Nimeti de külfeti de birlikte paylaşmalı. İnsan ve insanın ihtiyaçları ortak paydasında buluşup yaşamı keyifli hale getirmeliyiz. Unutmamalıyız ! “Kadın insan, erkek de insanoğludur “