Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
İbrahim Küreli

Enginaa Dolması

Kürelioğlu İbram Efendi

21.05.2021 - İSTAMBOL

Bugün "Salkım Hanımın Daneleri" ne yani Yılmaz Karakoyunlu'ya özendim. "Ne alâka" dediğinizi duyar gibiyim sanki. Yılmaz amca "karaciğerimi tamir edeceğim" bahanesiyle enginardan başka (Engin Ardıç la karıştırmayalım lütfen) taam ağzına koymaz imiş. ANAP milletvekili olduğu dönemde refikaları hanımefendi hafta sonu Ankara'ya gelir, bir tencere enginar dolması, bir tencere de zeytinyağlı enginar yemeği yapar, pişirip soğuttuktan sonra buzdolabına koyar uçakla İstanbul'a evine dönermiş. Yılmaz amcam da akşam eve gelişte dolaptan yiyeceği kadarını çıkarır, yenecek kadar ısıtır, nefsini köreltir imiş... 90'lı yıllarda eşiyle katıldığı bir televizyon programından hatırlıyorum bu anekdotu. Salkım Hanım'ın Daneleri ile iyice ünlendiği dönemin hemen sonrasıydı yanılmıyorsam. Zekasıyla çok yönlülüğüyle üzerimde tesir bırakan kalburüstü adamlardan birisidir şüphesiz. Kişiliği hakkında pek bir şey söyleyemeyeceğim. Banker Kastelli'nin danışmanlığını yaptığı dönemle ilgili olarak hakkında pek iyi şeyler söylenmediğini biliyorum. Mekteb-i Mülkiye-i Cumhuriye'nin on parmağında on marifetle piyasaya sürdüğü, albenisi yüksek adamlardan biri oluşuyla alâkadarım ben... Roman yazarlığında oldukça başarılı, kalemi kıvrak ve hazır cevap bir adam. Rahmetli Şevket Kazan televiziyon proğramında kendisine hitaben -Karakoyunlu diyecek yerde- yanlışlıkla Akkoyunlu deyip bu yanlışı birkaç kez tekrar edince, "ben sana Şevket Kazan değil de Şevket Kepçe desem hoşuna gider mi" deyip güldürmüştü ibadullahı. Velhasıl böyle bir adam işte. Biraz Çoban Sülü-vari bir adam; yanlız onun şehirli olanı. Yazar, tiyatrocu, senarist, üstüne üstelik iyi bir bestekar ve virtiöz derecesinde ûdî...

Para, banka her türlü finans işleri ondan sorulur...

Managment, yöneticilik etc. etc. etc.

Neyse Diyarbekirli Garoguyunnu emice ile bu gadar uzun bir girizgahtan sonra kendi konumuza dönelim...

Ben de pazarda enginarı ucuzlamış görünce, "dur" dedim... hz. kendime bir eyülük yapeyım da mahşer günü benden davacı olmasın. Gaynanamın gızı yanımda olmadığı zamannaada arısıra bööle hovaadalıklaa, çapgınnıklaa yapmeyi severim...

Gayınnamın gızınnan gatıldıgımız Tıp kongreleenden birinde beş ıldızlı bi otelde yediydim bir zeytinyavlı engina yemeği, çok hoşuma giddiydi. Ona bakmışdım o zaman nası yapmışlaa deye, eyice diggatlice... Böyün aynısını yapdım ve beceedim şükür...

"Nası yapdın" deesenize, annatıveren gari. Tezesinden dört dene enginarı kesme şeker böyüklüğünde dooradım. Biraz zeetinyavı ve az su ile yarı haşlama, yarı gavurma tarzında ocagda öldürdüm önce. Daha sonra baharat karışımlı hazır bişmiş gıymamdan 200 gram gadar ilave ederek birez onunlan da bişirdim. İyice yumşeyınca altını söndürdüm. Garnitür olurak teze dereotunan, teze meedinoz, bi de teze sovanı güzece dooradım, iki diş de samsak gıydım. Çeri domatları da ortasından ikiye böldügden soona servis tabağında aşağıda gördüünüz gibi hepsini bi areya getidim. İki dilim kepeg ekmeğinnen bi dıkılıveriisin. Bi de datlı geldi emme...! Hadindi gitsin...! Çirinneem bilen doydu gaari...!

İrehmedli deezem, enginaa dolmasını peg güzee yapaadı. Yimesine doyum oomazdı. Ben onun gibi ayarını dudduramadım bi türlü gaari. Gittigi yeeleede yiyip-duruu oosun işallah...

Size de annatıyom ki, belki siz de hazreti kendinize bi eyilik yapasınız; belli mi oluu, deyee...!

Hadin baken, galın saalıcakla...!

İbrahim Küreli